CHP’deki son tüzük değişikliğinden sonra biliyorsunuz demokratik seçimler yapılacaktı, üyelerin ve delegelerin özgür iradelerine karışılmayacaktı filan…
Yarın CHP Ankara il kongresi yapılacak. Kimi adaylar, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na gittiler, Ankara il kongresinde herhangi bir adayı destekleyip desteklemeyeceğini sordular. Kılıçdaroğlu da “tarafsız” kalacağını söyledi onlara.
Ancak…
Kendisini parti toplantılarında “50 yıllık CHP uzmanı” olarak nitelendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihad Matkap, hafta ortasında Ankara’daki ilçe başkanlarını genel merkezde bir araya getirdi ve kongre öncesi eğilimlerini sordu. İlçe başkanları, değişik adayların adlarını dile getirdiler.
Matkap dinledi, dinledi, “Mevcut il başkanı Zeki Alçın’ın başkanlığında sakınca görmüyorum, genel merkezin değerlendirmesi de bu yönde” dedi.
Toplantı bittikten sonra bir ilçe başkanı, diğer bir arkadaşının kulağına eğildi:
“Önder Sav daha tutarlıydı hiç olmazsa. Bizim görüşümüzü almadan, doğrudan kimin seçilmesi gerektiğini söylerdi. Şimdikiler bizi saf yerine koyuyorlar galiba.
Işık Kansu Cumhuriyet, 14.04.2012
Okurumuz Atalay Tuna’dan mektup aldık. Eleştiriyor bizi:
“Her hafta yazınıza olumsuz bir CHP yazısı katıyorsunuz. Karşıdakiler hızla her istediklerini gerçekleştirirken bazı olumsuzlukların gözardı edilmesi gerekiyor.”
Bazı olumsuzlukları gözardı etmek! Kimileri böyle davranabilir, ama o zaman da bunun adı gazetecilik değil, parti yazarlığı olur. Sanırız, 42 yıllık Cumhuriyet okuru Atalay Tuna da onaylamaz böyle bir durumu.
Biz gazeteciliğimizi sürdürüp CHP yetkililerinden dinlediğimiz kadarıyla onların nasıl bir CHP beklediklerini aktaralım:
Geleneksel, kurumsal ve slogansı olmak istemediklerini ifade ediyorlar.
CHP’yi mutlaka iktidara, olmazsa koalisyona taşımak gerektiği kanısındalar.
Yalnızca Kadıköy’den, Çankaya’dan, İzmir’den değil; Ümraniye’den, Mamak’tan, Orta Anadolu’dan, Kürtlerden de oy almak istediklerini vurguluyorlar.
Bu yüzden, “imam hatipleri CHP açtı” gibisinden tavırları önemsiyorlar.
Yoksulluk, yolsuzluk ve kötü ekonomiyi önceleme amacındalar.
Onun için 4+4+4 yasasında “laik, bilimsel eğitim” ifadesi yerine “tablet yolsuzluğu” gibi bir vurgu yeğlenmiş.
Özel görüşmelerde, partinin holding gibi yönetilmesi gerektiğini savunuyor,
örgütteki “komünistler ve ulusalcılar” yüzünden CHP’nin gerekli atılımı yapamadığından yakınıyorlar.
Kemal Kılıçdaroğlu’na bir dönem daha olanak tanınmasını istiyorlar.
Eğer başarısız olurlarsa, tüm yönetim olarak istifa edebileceklerini dile getiriyorlar.
CHP örgütünden ve milletvekillerinden edindiğimiz bilgilere gelince:
Geçenlerde Ordu’daydık. CHP’lilerle de görüştük. Partideki heyecan yoksunluğundan yakındılar. Çoğu yerde tek liste ile kurultay yaptıklarından söz ettiler. İlçe yönetimleri genellikle hatırla, gönülle oluşturuluyormuş.
CHP örgütlerinde yıllarca çalıştıktan sonra TBMM’ye giren milletvekilleri ise, genel merkezin tutum ve davranışlarından pek hoşnut değiller. Haziran kurultayında, gerek PM gerekse MYK’de daha çok temsil edilmek için şimdiden kolları sıvadıklarını söylüyorlar.
Işık Kansu Cumhuriyet 16.04.2012