94 YIL SONRA EŞKIYA DEVLETLERE TAM ORTAKLIK Mustafa Yıldırım
Tam 9 yıl önce Türkleri Irak işgaline ortak ettikleri yazdığım satırları değiştirmeye gerek yok! Suriye de işgal ve parçalanma dönemine girdi. Pazarlıklar ve kanlı çatışmalar!.. Türkiye’de ABD ile ortaklık yarışına giren AKP ve Atlantikçi CHP’nin Atlantikçi Turuncu Cuntası…
Ekleyecek ne kaldı ki?! Dokuz yıl öncesi geleceğimizi de belirliyor. 2003’te yazdıklarımı yineliyorum:
“ 85 yıl önce, İngiltere, Fransa, İtalya, Rusya ve ABD’den oluşan devletler grubu, yedeklerinde Yunanistan, Pontus ve Ermeni Taşnak Sütyun cemiyetleri, Al-Ahd ve el Fetat gibi gizli Arap cemiyetleri, Hüseyin bin Haşimi-Faysal bin Hüseyin bin Haşimi, Abdullah bin Hüseyin bin Haşimi kuvvetleri ve Sion-Nili Yahudi ırkçıları ile Afrika’ya, Ortadoğu’ya, Doğu Avrupa’ya, Kafkasya’ya saldırmıştı.
Kafkasya ile Türkiye’nin doğusu Rusya’ya ve Ermenilere, Karadeniz kıyıları Rusya-Amerika himayesinde Yunana, güneydoğusu İngiltere ve Fransa’ya, batısı Yunanistan’a, güneyi İtalya ve Fransa’ya verilmişti.
İngiltere-Fransa ve ABD arasındaki gizli anlaşmaya göre, Basra-Amara-Bağdat-Musul ve Siirt’e dek uzanan topraklar ve Akdeniz kıyılarından başlayarak Filistin, Şeria ırmağı doğusundaki (şimdi Ürdün) topraklar, İngiltere’nin oldu.
Nüfusa oranları % 10’u geçmeyen Yahudi göçmenlere, Batı Avrupa ve ABD desteğiyle, Filistin sonradan bağışlanacaktı.
Mekkeli Haşimi sülalesinin son temsilcisi Hüseyin bin Haşimi ve oğlu Faysal, Suriye’nin, Çukurova’nın, Mersin’e dek uzanan kıyılarda büyük Arap devleti kurmak için İngilizlerle anlaşmışlardı; ancak sonunda Lübnan, Şam, Hama, Humus, Halep, Antakya, Adana, Maraş, Antep, Fransa’nın oldu.
ABD ise, Türkiye’deki 60 yıllık misyoner, kolej, mektep ve imtiyazlı tüccarlık derken, Ermenileri kendi uyruğu yapmıştı. 85 yıl önce Türkiye’nin kuzeydoğusundan başlayarak Adana’yı içine alacak bir Ermeni devleti, ABD’nin bölgedeki maşası olacaktı.
İşgalciler saldırdılar. Pakistan’dan Keşmir’den getirilmiş tugaylar, Yahudi göçmenlerden oluşmuş bir Yahudi Tugayı, İngiltere işgali altındaki Avustralya’dan, Kanada’dan getirilen tümenler, Arabistan’daki Haşimi aşiretinin başını çektiği bazı Bedevi aşiretleri, Şam, Beyrut ve Bağdat’ta işbirlikçi Arap dernekleri (şimdi onlara sivil toplum örgütü diyorlar) ile İngiliz-Amerikan destekli Siyonist Derneği işbirliğiyle kurulmuş militan örgütler bulunuyordu.
Osmanlı Hanedanlığı’nca Almanların kumandasına verilmiş olmasının ağır sonuçlarına karşın Türk ordusu, o zamanın Hıristiyan-Müslüman işgal koalisyonuna karşı direndi. Basra’da, Amara’da, Bağdat’ta, Kerkük’te, Süleymaniye’de, Necef’te, Musul’da direndiler. Gazze’de, tüm Filistin’de, Beyrut’ta, Halep’te, Antakya’da direndiler. Aden’de, Asir’de, Taif’te, Mekke’de, Cidde’de, Medine’de, Akabe’de, Maan’da, Amman’da, Lut gölü çevresinde savaştılar.
Yaşları 16-24 arasında, öğretmenler, tıp öğrencileri, mühendislik öğrencileri, ziraat mektebi öğrencileri, hukuk, mülkiye öğrencileri… Halepli, Hamalı, Edirneli, Şumnulu, Serezli, Selanikli, Karslı, Batmanlı, Şirnaklı, Ordulu, Rizeli, İstanbullu, İzmirli gençler, Helen saldırılarından, Roma işgallerinden 1500 yıl ve Batı Avrupa’dan gelen Haçlı saldırılarından 1000 yıl sonra yeni işgale karşı savaştılar. Yüz binlercesi şehit, gazi ve esir oldu. Ama savaştılar!
Onların arasından sağ ve sağlam kalanlar yurtlarına dönüp aynı işgalcilere karşı savaşmayı sürdürdüler ve emperyalizmi 1922 sonunda pes ettirdiler.
Ortadoğu’nun büyük bölümü işgalcilerin sömürgesi oldu. Onlarla işbirliği yapanlara krallıklar bağışlandı. Yahudiler ise işgalcinin kanatları arasında Filistin’e gelip yeni saldırılara giriştiler ve hâlâ saldırıyorlar!
85 yıl sonra, işgalciye karşı savaşmış o Türklerin çocuklarını işgalcinin küçük ortağı olarak Basra’ya, Necef’e, Amara’ya, Bağdat’a sürmeye çalıştılar. Bir yandan işgalci soygun düzenini pekiştirecek, bir yandan da işgalcilerin büyük parasal ve askeri desteğini alan İsrail saldıracak! Sırada Suriye, sırada Ürdün, sırada Mısır, sırada İran, pek yakında Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan ve Hazar’ın ötesi sömürge olacak!
Ve oralarda toprağa düşmüşlerin çocukları, sömürgecilerin üç buçuk dolara kiralanmış barış(!) gücü olacak! Sömürgeciler, 85 yıl önce olduğu gibi, oralarda kukla yönetimler kuracaklar, Irak’ta parçalanmış din devleti, kukla Kürt devleti kuracaklar! Ve o topraklara düşmüşlerin torunları, o kuklaların can güvenliğini sağlamak üzere, barış(!) askeri olacak!
İşte o gün tezkereyi onaylamak için TBMM’de kalkan 358 elin ve onlara destek veren Stratejik Ortaklık askerlerinin yaptığı budur!
Hiç kimsenin kuşkusu olmasın; bu hesap tutmayacak!
O zamanlarda da işgalciye ortak olan nazırlar, Alman ve İngiliz sevdalısı Erkan-ı Harb zabitleri, Batı’dan gelecek krediye tamah eden büyük devlet yöneticileri ve kumandanları vardı.
O zamanlarda da, devlet parçalamaya aday işbirlikçi Meclisi Mebusan azaları, merkez devlet karşıtı Adem-i Merkeziyetçi azınlık cemiyetleri, patrikhaneler, Arap-Kürt-İslam cemiyetleri vardı.
Ve bu hesap, 85 yıl önce İzmir’in, Bandırma’nın, Trabzon’un, Mersin’in mavi sularında, Çukurova’nın yeşilliklerinde, Kilis’in, Antep’in Diyarbakır’ın düzlüklerinde, Kars’ın yaylalarında görülmüştü.
Tarih uşaklığı ve maşalığı seçenlerin sayısının hep az olduğunu yazar! Öyle uzun dönemler olur ki, o eşkıyalar ve yedekleri kazanır gibi görünürler, ama onların hepsi tarihin kirli çöplüğünde yerlerini alırlar!
Çünkü insanlık iyiye, güzele ve kardeşliğe yürümektedir. Bu yolda can verenlerse tarihin çöplüğünde değil altın sayfalarında, halkın türkülerinde, efsanelerinde onurlu yerlerini alırlar!
8.10.2003 (M. Yıldırım, Savaşmadan Yenilmek, UDY, 2007 kitabından)
Parti yönetim,i partinin program ve tüzüğüne uymadan partiyi yönetmektedir. Yurtta barış dünyada barışı savunmak, gereğini yapmak CHPli olmanın şartıdır. Darbeci yönetim, Libya teskeresine verdiği destekle savaş politikası izlemektedir. Partiye, kurumları PM, kurultaya, il ve ilce örgütlerinin görevden alınarak darbe vurulması, savaşa karsı çıkacak kadroların tasfiyesi de parti içindeki savaştır. Partinin program ve ilkelerine uymayanlara CHPli denmez. Parti yönetimi 1918 yılının işgale karsı yapılan mitingler gibi mitingler yapmayacak. Hak hukuk tanımadan partiyi yöneten ilkelerine göre hareket etmeyen kadroların tamamı yönetimden uzaklaştırılmadan CHP’nin kuruluş çizgisine gelmesi zordur. CHP, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan gidecek kadrolar tarafından yönetilmelidir. İşgale karşı direnmek, ülkemizin problemlerinin çözümü, Türk Milletinin bağımsız özgür yasaması parti ile mümkündür. CHPlilerin öncelikli görevi partiyi halkımızın güvenini kazanacak hale getirmek olmalıdır. Parti mutlaka CHPliler tarafından yönetilmelidir.
Hayır…Hayır…diyen bir Mustafa Kemal çıkmadı
https://www.chpuye.com/?page_id=521
chpuye
AMERİKA -İSRAİL-İRAN-İHVAN ULUSLARA DÜŞMAN-MUSTAFA YILDIRIM
Yayılmacı İsrail yönetimleri neler istemiyor ki:
Öncelikle bağımsız, birleşik bir Filistin devleti kurulmamalı! İsrail’e komşu ulusal devletler zayıflamalı ve içten parçalanmalı!
Mısır, Tunus, Libya, Suriye, Irak, kökten yıkılmalı!
Sözde Müslümanlar, bırakınız İsrail’in yayılmacılığına karşı olmayı, İsrail devletinin varlığını bile kabul etmiyorlar. Kutsal kitaptan ayetleri de sıralayarak Yahudilerin kökünü kazımaya yemin billâh ediyorlar.
Ortadoğu’da İsrail yayılmacılığına karşı koyan devletlerde iç isyanları körükleyenlerin en güvenilir yoldaşı köktenci Müslüman örgütleri!
Ortadoğu’da İsrail egemenliğine karşı -bazen doğru bazen yanlış yöntemlerle olsa da – Filistinlileri destekleyen ulusal devletleri yıkanların başında da İhvan geliyor.
Bağımsızlığını savaşarak kazanmış Mısır devletini yıkmak için alanlara dökülenleri yönlendiren İhvan’ı eşkıya devletler (ABD, Batı Avrupa) destekliyor.
Rehber İmam Ali Hameney, Kum’dan Mısır ulusal ordusuna sesleniyor ve silahlarını Takrir meydanında toplananlara değil, İsrail’e çevirmesini istiyor.
İsrail de, Takrir meydanında toplanan isyancıları, Libya ulusal devletini NATO ile birlikte yıkan sözde Müslümanları alkışlıyor.
Sıra geliyor Suriye’ye ve işler karışıyor. Eşkıya devletler güdümündeki İhvan ve Kürtler ayaklanıyor, kan döküyor, kışkırtıyor…
Ne var ki İran’ın tiranları bu kez İhvan’ın yanında değil, tam da karşısında!
Böylece din penceresinden bakarak olayları şıppadanak çözdüklerini sananlar şaşırıyor.
Şaşırmaları olağan, Mısır, Libya ulusal devletlerinin bağımsızlığına ve bütünlüğüne karşı İhvan ve İngilizci Müslümanlar üstünden hem eşkıya devletlerle hem İsrail egemenleriyle, hem de İran tiranlarıyla “müttefik” olmuşlar!
Sıra Suriye’ye gelince şaşkınlıktan dönüp duruyorlar! İhvan ile birlikteler, eşkıya devletler ve İsrail’le aynı saftalar; ama İran’a karşılar!
Şaşkınlığa düşmeyen tek yönetim, Türkiye’nin hükümetidir. Tunus’ta, Libya’da, Mısır’da, Irak’ta ve Suriye’de, NATO müttefiklerine karşı sözünün eridir! İsrail’e karşı arada bir “hot-zot” ise göz boyama gereğidir.
Türkiye’de eşkıya devletlerin piyonları, İran tiranlarının müritleri, İngiliz Müslümanları, ulusal orduyu zayıflatmak, mezhep ağalıklarına, tarikat şirketlerine dönüştürerek Türklerin egemenliğini silmek için birlikte uğraşıyorlar!
Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti devletini savunmakla yükümlü sanılan kurucu partiyi ele geçiren “Turuncu Darbeciler” de “uzlaşma”, “hesaplaşma” diyerek devletin köklerini sökmeye çalışıyorlar. Arada bir sokak ağzıyla olaylara karşı çıkar gibi yapıyorlar, sonra da “Arap Baharı” diyerek yıkıma alkış tutuyorlar!
Anlaşılan odur ki, konu ne din ne de imandır! Yalnızca soyguncuların, Ortadoğu ve Türkiye üstünde sürdürdükleri kanlı petrol-gaz savaşıdır!
Bu kanlı savaşta Türklere düşen, eşkıyalara, tiranlara ortak olmak değil, bağımsızlık ve özgürlük savaşlarına öncülük etmektir.
Nerden başlanacağı da açıktır: Öncelikle kurucu partideki eşkıya devlet piyonları temizlemekle başlanmalıdır!
Halkın sempatik bulacağı, göz boyama ustası “yapma-liderler” aramak yerine geleceğimizi, namusumuzu, onurumuzu koruyacak, tarih bilincine sahip; dünyayı doğru anlayıp, doğru adımlar atma bilgisine ve yeteneğine sahip, açık sözlü önderleri öne çıkarmak en temel görev değil midir? 21 Mart 2012 MUSTAFA YILDIRIM
Türkçe cinayetleri yazıları ve destek için bkz. www.10dakika.tv